bugün
yenile
    1. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      sevmiyorum, ki bilmem kaç yıllık ömrümde hiç vedalaşmadım. lisenin ilk senesi dostum, kardeşim dediğim insanları ikinci senesinde yarı yolda bıraktım ve ortadan kayboldum. aradılar hem de çok ama dedim ya işte sevmiyorum diye... sonra başka bir okul ve yeni arkadaşlıklar, bir hafta sürmedi yine aniden başka bir yere... hiçbir şey söylemeden, habersiz. hatta bir kafede çalışmaya başladım yine yeni insanlar tanıdım, iki gün sonra çıktım gittim, patrona dahi haber vermeden, sinir oluyordum zaten. ben kimsenin hayatında kalıcı bir yer edinmedim, şu an burada bu hayatı yaşıyor olmam deva bana ve yalnızlığa olan meylim çok da eskiye dayanmasa da uzun sayılmayacak bir sürede perçinlenmiştir, bilmiyorum geçen gece bir videoya denk geldim lise'deki arkadaşım onunla çekildiğimiz bir video paylaşmış altına da twenty one pilots grubundan "wish we could turn bak time, to do good ol' days" diye bir cümle yazmıştı. görünce değişik hissettim. arkadaşım beni önemseyip hala, beni hatırlıyordu. çoğu insan sevilmek, önemsenmek, takdir edilmek, hatırlanmak, insanların zihninde yer edinmek ister. ben zerre haz etmem bu durumdan bir arkadaş şey yazmıştı 'adını bilen son kişi öldüğünde hiç doğmamış olacaksın' gibisindendi. şahsen ömür boyu hatırlanmak ve insanların zihninde unutulmamış bir isim olmak istemezdim, ölüp unutulmak kadar güzeli var mı? sevilmek ve önemsenmek ve bahsettiğim çoğu şey umrumda olmayan şeylerdir aslında ki bundandır zaten hayatı iplemiyor oluşum... kendi içimde kendime karşı infialim bu, hiçbir şeyi umursamamakla her şeye karşı yüksek duyar geliştirmek arasındaki ortam bulunamayışından mı bilinmez. nasıl olur da insanların uykularını kaçıran ve günlerini yoran şey beni yaşatan için ehemmiyet gösterilmeyecek bir detay oluveriyor... bu da benim yazıklar oluşum
      0uzun hikaye diye bi kitap var okudun mu? filmi de var kenan imirzalıoğlu oynuyordu - tangali ibrahim 06.02.2017 04:31:05 |#3007703
      1hayır, neden ki - uzaydayuzenbalik 06.02.2017 04:32:32 |#3597692
      0adam senin gibi göçebe yaşıyor hocam - tangali ibrahim 06.02.2017 04:35:47 |#3008807
      butun yorumlari goster (4)
    2. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      biraz önce iki teyzemi havaalanından kutsal topraklara, görevlerini yerine getirmeleri için uğurladık. aslında ailemden her yıl altı yedi insan yurtdışına gidiyor, hepsinde de yeniden ağlıyorum. cidden vedalar çok üzüyor.
    3. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      ulan zaten sik gibi hayat yaşıyoruz üstüne birde vedalaşmak resmen hayatın ruhunuza hardcore girmesine sebebiyet veren durum..
    4. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      gurbette yaşamak mecburiyetinde bırakılmış insanın her defasında içini söken eylemdir vedalar. sanmayın ki yalnız onların kalbi kimseye “hoşça kal” diyemeyecek kadar narin insanlarımız da yok değil. tatile giderken bile hüzün oturur göğüs kafesine. sevilmez işte. evlat olsa sevilmez.
    5. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      bugün daha da çok hissettim bunu. koca bir şehre bir sürü arkadaşa veda ettim. sevdiğiniz bir yer, sevdiğiniz insanlar olunca çok zor oluyor gerçekten. koca bir 4 yılı arkamda bırakıp gidiyorum.
    6. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      veda ettiğin kişiye ve yere göre değişir. aslında bi yeri ne kadar sevmesen de giderken "ulan hiç sevmezdim ama iyi kötü şu kadar yılımız geçti be" derim. sakarya'da olduğu gibi...
    7. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      tatil için geldiğim şehirden dönerken bile ruhum çöküyor. 4 yıl boyunca ettiğim her vedanın beni üniversite yaşamından soğutmasına hiç girmiyorum bile. i̇nsan veda edemeyen bir varlık bence. gittiği her yerde bir parçasını bırakıyor. ve yaşanılan aslında bu kaybın acısı. i̇çimiz hep o eksiklerin yokluğuyla git gide azalıyor. en son veda kelimesi bile gözlerde yaş.